25 Kasım 2013 Pazartesi


GEZİ STAJI

       




           Gezi stajımı farklı ülkelerden farklı şehirler inceleyerek yapmak istedim. Öncelikle İtalya'nın yok olan Pompei şehrini incelemek istedim. Burası volkanik dağın patlaması sonucunda lavların yuttuğu bir şehirdir. Bazı inanışlara göre tanrılar bu şehri cezalandırmıştır. Şehre ilk girdiğimiz de karşımıza merdivenler çıkıyor ve bu merdivenler bizi geniş bir alana çıkarıyor. Bu alanda hipostil bir yapının yıkıntılarını da gözlemleyebiliyoruz. Dokusuna zarar vermeden restore edilmesinin çok zor olduğu Pompei şehrinde kazı çalışmaları hala sürmektedir.








          Anlatmış olduğum meydanı geçip biraz yürüyünce eski zamanların başka bir toplanma yeriyle karşılaşıyoruz. Bu yerde çeşit çeşit eğlencelerin düzenlendiğini ve önemli konuların meclis gibi bu yerde tartışıldığı düşünülüyor.



            Büyük bir şehir olan Pompei de birçok farklı işlevi olan meydanla da karşılaşmak mümkün. Bir çeşit tapınma yeri olduğu düşünülen bu meydan da yine hipostil yapıları büyük açıklık geçen kapıları görebiliyoruz.

           Burada ilgimi çeken başka bir şey ise insanları bile taşlaşmış olarak görebilmekti. Pompei şehrinde yaşayan insanların günümüzün insanlarına göre çok daha kısa boylu ve zayıf olduğunu da gözlemlemek mümkün.


           Pompei şehrinin içindeki evlere girdiğimizde ise mozaik resimlerle karşılaşabiliyoruz. Farklı renkler kullanılan bu resimlerde orada olan olaylar hakkında bize bilgiler veriyor. Deniz şehri olan Pompei şehrinde kadın ve köle ticareti geçinme kaynaklarının başında yer alıyor bu nedenden dolayı da tanrılar tarafından cezalandırıldığı düşünülüyor.


     
Bu iki resim de ise evlerin içindeki bezemeleri ve yük taşıyan küçük insan heykellerini görebiliriz. Bu heykellerin orada yaşayan köleler olduğu varsayılıyor ve bize şehir hakkında biraz daha bilgi veriyor.Ayrıca yüksek sınıf farklılıkları olduğunu da anlamak mümkün. 


Deniz ticaretinden dolayı zengin ve zevklerine düşkün olan bu şehir de şarapta sıklıkla tüketilen bir içkiydi. Bunu kazı sonucunda bulunan şarap saklamak için kullanıldığı varsayılan çömleklerden de anlayabiliyoruz.
Gezi stajıma İtalya'nın Napoli şehrinden devam etmek istedim. Bu şehir yanardağına yakın olan başka bir şehir olmakla beraber Pompei'den farklı olarak günümüzde de içerisinde yaşam sürmektedir.


          Bu şehir İtalya'nın fakir şehirlerinden bir tanesi o bakımdan İtalya'nın barındırdığı genel ihtişamı burada gözlemlemek zorlaşıyor.Gezi stajımda Napoli şehrinin içinden bahsetmek yerine kaldığımız ilginç otelden bahsetmeyi tercih ediyorum. Bu otel Napoli'nin bir kaç kilometre dışında inşa edilmiş olup dıştan görünüşü ile adeta yanardağını anımsatıyordu. Bu yapının ortası boşluk ve otelle alış-veriş merkezini birbirine bağlayıcı özelliğe sahiptir.

          Bu yapının dış kapısından içeri girdiğimiz de iki kapıyla daha karşılaşıyoruz. Burada alışveriş merkezini ve otelin kapısını görebilmek mümkün. Dış kaplaması çimden ve doğaya uygun yapılmaya çalışılmış olan bu yapının iç tarafı ise tamamen modern mimariye uygun bir şekilde yapılmaya çalışıldığını görüyoruz.
          Bu yapının bir özelliği de ortasının tamamen üstü açık olması ve insanların yapının içindeyken bile temiz hava alması için bir boşluk bırakılmış olmasıdır.
         Üsteki resimde oteli içten gözlemleyebiliriz.Hafif çelik konstrüksiyon kullanılmış olan bu otelde dıştan yanardağı biçimi verilmek istendiğinden dolayı içindeki belirgin eğimleri gözlemleyebiliyoruz.


           Gezi stajıma Fransa'nın güneyinde bulunan Nice şehri ile devam etmek istiyorum. Deniz kenarı olan bu şehirdeki binalara renk verilerek şehre adeta bir hayat kazandırılmıştır. Binalar farklı doku ve renkte olmasına karşın bir bütün gibi gözükmektedir.İnsanların toplandıkları büyük meydanlar vardır ve bu meydanların çevresindeki binaların altında alışveriş yerleri bulunmaktadır.Yollarda ilgimi çeken başka bir şey de istenildiğinde etrafı gezdiren bisiklet tarzı taşıtlardı. Bir nevi bizdeki at arabası...





















           Nice'te barok döneminden kalma ve restore görmüş olan tarihi binalar da bulunmaktaydı. Şehir dokusuna dokunulmadan yeni binaların inşa edilmiş olması da dikkatimi çeken başka bir şey oldu. Bu tarihi binalarda insanlar yaşamlarını apartman dairesi şeklinde sürdürmeye devam ediyorlardı.


          Gezi stajımın bir sonraki durağı Monaco'ydu. Çok küçük bir ülke olan Monaco'nun ayrı bir ülke olmasına şaşırmamak lazım çünkü ekonomik üstünlüğü ile kendini bir çok ülkeden soyutlamayı başarmış bir yer burası. Bu gelirinin büyük bir kısmını turizm ile kumardan kazanmaktadır. Binaları son derece modern olmasına karşın otelleri ve kumarhaneleri eski ama ihtişamlı binaların yeniden düzenlenmesiyle oluşmuştur. Kumarhanenin içinde fotoğraf çekimi yasak bu yüzden bloğuma koyamayacağım fakat her yeri bezeli olan bu iç mekanı eski halılarla bütünleyerek büyüleyici bir görüntü yakaladıklarını söyleyebilirim.




          Monaco'nun sokaklarında gezerken geleneksel bir seramoni gözlemleme şansı da elde ettim ve bu benim için hoş bir sürpriz oldu. Hristiyan olan halk küçük bir klisenin etrafında toplanmış yeni evlenmiş olan çifti uğurlamadan önce son bir fotoğraf çektirmek için dizilmişlerdi. Geleneksel bir tören gibi gözükse de aslında gelin arabasına bakarsak bu halkın eski adetlerle modernliği bir arada tuttuklarını rahatlıkla anlayabiliriz.

          Monaco ve kumarhanelerinden bahsetmişken Nice şehrindeki kumarhaneleri atlamak haksızlık olurdu. Binanın dışına yaptıkları farklı ışıkları insanların dikkatini çekmek için kullanmışlar ve bu görmüş olduğunuz bina da aslında çok eski bir binadır fakat restore görerek otelle dönüştürülmüştür ve günlük kullanıma sunulmuştur. Üzerindeki ışıklandırılma ile de Nice şehrinin bütünlüğüne karışmıştır.
Nice şehrinin meydanlarından bahsetmiştim fakat bu daracık sokakları da bahsedilmeye değer. Gece çekmiş olduğum bu resimde sokak ışıklandırılması da Nice şehrine nostaljik bir hava katmış. Bu daracık sokakların bile bir düzeni vardır ve nereden giderseniz gidin sonunda büyük bir ferahlama hissiyle tanışacaksınız yani bir meydana çıkacaksınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder